4 Mayıs 2008 Pazar

Nisan Geçti, Mayısı yaşıyoruz

Zaman "su gibi" geçiyor.
Bahar "yürekten atılmış bir kahkaha" gibi şenlendirdi bizleri.
Tabii doğayı da, yaşamı da...
İşleri planlarken, yapılması, yerine getirilmesi gerekenleri sıralarken, bir yandan da gözlemek, izlemek, müdahale etmek, yönlendirmek, katılmak, kısacası insanın edim ve eylemleri hem yaşamı hem de kendisini belirliyor.
"Gümüşlük Akademisi" ile ilgili işleri planlama, konuşma ve gerçekleştirme için tamamlanan Mart ayının ardından, yeniden "İmece Evi"ne geldim.
Hedef İstanbul'da Bilgi Üniversitesi'nde 11-14 Nisan arasında geçrçekleştirilen "GePGenç Festivali"nde gerçekleştireceğimiz "POTLAÇ" ve Ekoköy Grubumuzun "İstanbul Buluşması"ydı.
Her ikisi de çok güzeldi,çoğaldığımızı, zenginleştiğimizi, geliştiğimizi hissettik.
* * *
Bir sonraki hafta "18 Nisan Avrupa Hasta Hakları Günü"ydü ve Sağlık Hakkı Hareketi Derneği üye ve aktivistleri olarak İstanbul ve Manisa'da güzel etkinlikler gerçekleştirdik.
Bir çok haber sitesinde ve web sayfasında kendisine yer bulan basın açıklamamızda bir kez daha "Sağlık Hakkı ve Hasta Hakları"nın en temel yaşamsal haklardan birisi olduğunu ve bunun için "örgütlenmek" gerektiğini vurguladık.
* * *
O hafta bir çok etkinlikle dolu dolu geçti. Onların ayrıntılarını GEZERKEN başlıklı yazılarla, BİANET'teki haber sayfalarında anlattım.
Bunlardan ilki ülkemizde "Vatandaşlık Halleri"ni ortaya koyan usta sinemacılar Şehbal Şenyurt ve Bülent Arınlı'nın belgeselinin gösterimiydi.
Sonrasında "24 Nisan 1915'de Ne Oldu?" sorusunun yanıtlandığı İnsan Hakları Derneği'nin düzenlediği toplantıyla, "Hukuk, Devlet ve Derin Dervlet" üzerine Genç Siviller'in düzenlediği toplantıda bir çok şey öğrendim, daha önce farkına varmadığım pek çok gerçeğin ayrımına vardım.
Bunların hemen ardından Sevgili Hrant'ımızı katledenlerin yargılandığı duruşmanın olduğu gün yine Beşiktaş'taydık ve gelişmeleri izleyerek, Hrant'ı savunanlara yalnız olmadıklarını söyledik.
Çocuklar gibi "şenşakrak" gittiğimiz ama "neredeyse canımızdan olmaya ramak kaldığımız" başlayamadan biten "1 Mayıs 2008 Mitingi" en son etkinlikti.
* * *
Bu önemli etkinliklerin dışında da güzel şeyler vardı, Nisan ayında gerçekleşen.
İstanbul Tıp Fakültesi'ni 1980 yılında bitiren arkadaşlarımdan yaklaşık 90'ıyla bir araya geldiğim "Seksenliler Sınıf Yemeği"miz Kandilli'de Cemile Sultan Korusu'ndaydı.
Ertesi günü yapılan İstanbul Tabip Odası seçimleri ise hükümet'in "tabip odasını eline geçirme manevrasını" boşa çıkaran bir sonuçla sonuçlandı.
Eski dostlarla, arkadaşlarla buluşmak görüşmek, bir anlamda "hasret gidermek" çok güzeldi ve yaşam akıp gitse de "boşa gitmediğini" görmek insanı umutlandırıyordu.
* * *
Mayıs ayının kendi açımdan en güzel etkinliklerinden birisi de İstanbul Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim üyesi Sevgili Prof. Dr. Selma KARABEY'in öneri ve çabasıyla gerçekleşen ve benim "sunucu, anlatıcı, aktarıcı" konumunda bulunudğum bir "eğitim etkinliği"ydi.
2007-2008 döneminde İstanbul Tıp Fakültesi'ne giren ve 2013-2014 döneminde hekim diplmasına sahip olacak olan doktorlarımızın bir bölümü, "bu ülkede ilk kez resmi olarak 'Sağlık Hakkı ve Hasta Hakları' bizlere öğretildi" diyecekler.
Onlara bunu anlatma mutluluğuna sahip olan kişi ise "ben" oldum. Bu fakültenin kadrosunda 26 yıl hizmet verdim. Bu dönemde 1985'den 2005'e kadar yaklaşık 20 yıl süresince burada öğrenim gören tıp öğrencilerine "Lepra/Cüzzam" hastalığını anlatma fırsat ve olanağına sahip oldum. Emekli olduktan sonra da "ilk kez" yıllardır uğraştığım bu konuda onlara bildiklerimi ve deneyimlerimi anlatma, aktarma olanağına sahip oldum. Kendi adıma söyleyeyim, izleyenlerin verdiği tepkiler gerçekten çok güzeldi.
* * *
Bu akşam yeni bir yolculuk bekliyor beni, sabahleyin yeniden "İmece Evi"nde olacağım.
Orada da sizinle paylaşacak bir dolu güzellikler yaşayacağımdan eminim.
"Beni izlemeye devam edin!" diyorum.
Sevgiyle kalın...

Hiç yorum yok: