22 Temmuz 2010 Perşembe

bozcaada'dan merhaba


sonunda hareket ettim ve çok uzaklara olmasa da sevdiğim yerlere ulaştım.
buradayım, duygularım güzel ama karışık...
parmaklarım klavyenin tuşlarında kendi kendine dolaştı...
üzerinde çalışılmamış, salt bir duyarlık yansıması olan aşağıdaki sözcükler ard arda, alt alta dizildi...

"yol'cu" yola çıktı...

yollar genişledi,
açtı kollarını çağırdı...
kent, kapalı mekanlar dardı,
daha da daraldı,
daralttı beni...
bir "of" çeksem "
karşıki dağlar"a
yıkılacaktı" ki...

dağları yıkmak yerine
dağlara gitmek,
dağlara çıkmak,
dağlara
yollara
"merhaba" demek,
ardından da
"ohh" çekmek
geldi içimden...

bir yanda korku kaygı,
bir yanda yanıtsız
soruların "merak"ı
üzerimde dolanan martı
burnuma ulaşan deniz kokusu,
ayağımın altında incecik,
sıcacık,
yumuşacık
kumlar...
ve de dağları aşıp
denizlere ulaşınca
büyüyen "ohhh"lar...

hayat çok güzel...
dünya çok güzel...

her türden soruna inat,
bardağın dolu tarafına
bakıp çözümlere yönelmek...

yaşasın hayat...
yaşasın dünya...

22.07.2010
sulubahçe/bozcaada