15 Temmuz 2007 Pazar

"YOL'CU"nun molası sürüyor!

"Yolculuk sürekli hareket halinde olmak değildir. Hareketi hissetmek ve zaman içinde yol almaktır, biraz da!..."

“Bir düşün sevgili Glaukon...
İnsanların çocukluklarından itibaren ayaklarından, boyunlarından zincire vurulmuş bir mağarada yaşadıklarını; öyle sıkıca bağlanmışlar ki, kafalarını kıpırdatmadan sadece önlerindeki duvara bakabiliyorlar. Arkalarında yüksek bir yerde bir ateş yanıyor. Kukla oynatıcılar ateşle mahpuslar arasında kurdukları sahnede kuklalarını oynatıyor, mahpuslar da önlerindeki duvarda kuklaların gölgelerini izliyorlar. Ömürleri boyunca başlarını kıpırdatmaksızın önlerine bakan mahpusların gözünde gerçekler yapma nesnelerin gölgelerinden ibaret kalmaz mı?

Şimdi bu mahkumlardan birinin zincirlerini çözelim. Yıllardır arkasında olan biteni merak ederek yüzünü ışığa dönecektir. İlkin kamaşan gözleri ışığa alıştığında gerçekleri bir bir görecek ve şaşıracaktır. Mağaradan dışarı çıktığında ise gerçek dünyayı görecek ve ancak o zaman görünen her şeyin kaynağının güneş olduğunu anlayacaktır.
Şimdi bir an için onun yüreğinin iyilikle dolduğunu düşün; dönüp arkadaşlarına gerçekleri anlatmaya kalksa ona gülmezler mi? Onların zincirlerini çözüp kurtarmak istese, ellerinden gelse onu öldürmezler mi?”

Eflatun’un 2400 yıl önce yazdığı Devlet’ten bu güne ne değişti?

Bu anlatıyı belki de biliyorsunuz.

Gümüşlük Akademisi'nin internet sayfasında göreceksiniz onu çok yakında.
Akademinin Kurucusu ve aynı adlı vakfın Başkanı SevgilİA hmet Filmer bana verdi bu metni. Akademinin sayfasını düzenlerken yararlanacağım.

Yolculuğumun ikinci ayı içinde de büyük ölçüde burada yani Gümüşlük akademisi'ndeydim.
Burayı bilenler biliyor. Oldukça ilginç bir mekan.
Akademi ya da "AKADEMİA" şöyle tanımlanıyor:
Eflatun'un felsefe okulu akademos adlı attikalı bir mitoloji kahramanının adını taşıyan bir bahçede kurulduğu için akademia diye anılmıştır. kutsal bir ormanla çevrili, akademos bahçesi de denilen bu okulda eflatun kendi felsefe anlayışının ilkelerini öğretmekteydi. Sonradan edebiyat, bilim ve sanat adamlarının topluluğu anlamını kazanacak akademi sözcüğü buradan gelmektedir.

Gümüşlük Akademisi'nin ne olduğunu belki sizlere şu sözcüklerle anlatmam daha kolay olacak:

"NEDEN AKADEMİ?
İnanç birliği ve kuralları olan kurumların bağrında yetişirdi ustalar... Bedeni bir göçmen kuş kadar hafif, ruhu bir taş kadar ağır bir yolcudur usta; her şeylerin her an değişmekte, devinmekte ve çatışmakta olduğu doğal dünyanın gerçek işleyiş ve alışverişlerinin farkında olma ayrıcalığı taşınması oldukça zor bir yük olsa da, gene de düşünmek, gerçeğe varmayı bir yaşam tarzı haline dönüştürmeyi başarabilmektir amaç.

Düşünür, yazar, sanatçı ve bilim insanlarının birlikte yaşadıkları, biriktirdikleri bilgi ve cevheri çıraklarına aktardıkları, bir kez yakılan ışığın sönmeden nesilden nesile taşındığı ekoller tarafından yazılmıştır yeryüzü tarihi; resmi ideolojiye karşı alternatif görüşün, monologa karşı diyalogun, statükonun ataletie karşı gerçeği arayanın, temelden dayatılana karşı temeli sorgulayanın, konuşana karşı susanın, salt tüketene karşı üreten insanın yuvaları oldukları içindir.

Gümüşlük Akademisi hedefini sanatın, felsefenin ve bilimin doğa ile buluştuğu bir düşünce çiftliği olma yönünde belirledi... Akademi sertifika dağıtan bir okul olmayı değil, ülkenin ve dünyanın geleceğine yön verenlere yön verecek çözümler üreten değişik disiplinlerin bir araya geldiği bağımsız bir ekol olmayı amaçladı. Gümüşlük Akademisi, çalışma, araştırma ve eğitim atölyeleri, açık ve kapalı toplantı ve sergi alanları, amfitiyatro, müze ve kütüphane binaları ile yaşama mekânlarını çevreleyen park, gölet ve heykel bahçesiyle düşünce ekilen, fikir biçilen, çözüm üretilen, düşünmenin bir yaşam tarzı olarak algılandığı bir etkileşim sahası, bir manevi alışveriş merkezi olarak tasarlandı."


Burada yazılanlarla benim kafamdakilerin büyük ölçüde kesiştiğini düşünüyorum.

Bu nedenle buranını "gerçek bir bilim, sanat ve düşün alanına dönüştürülmesi" çabasına katkım olması gerektiğini düşünüyorum.

Pek çok başka benzerim gibi.
Bu amaçla akademi bünyesinde daha önceden düşünülmüş bir "sözlü tarih etkinliği"nin içine dahil oldum.
Çok farklı alanlardan, çok güzel insanlarla bu başlıkta bir işe soyunduk. 4 haftadır süren eğitici eğitiminde bir dolu yeni şey öğrendik. Öğrenmeye de devam ediyoruz.
Sonunda "Gümüşlük, Bodrum ve Karya" coğrafyasını farklı bir şekilde anlayan ve anlatan bir atrih yazımına soyunmak niyetimiz. Herkes kendi ilgi alanından ve kendi deneyimlerinden de yararlanarak yapacak bu çalışmayı...

Ortaya "Akademi" düşüncesine uyan bir çalışma çıkacağını düşünüyoruz.

Dolayısıyla "YOL'CU" duruyor ama aslında durmuyor. Yolculuk sürüyor çünkü.

Yazının altına tarihi atacağım sırada, bu yazının yazıldığı tarihin de önceki iki yazıyla aynı güne denk geldiğini fark ettim.

Ehh, öyle olsun... Şimdilik sizlere YOL'CU ayda bir seslenmiş olsun. Nasıl olsa diğer kanallarından her gün sesleniyor.

Önceki yazının sonuna yazdığımızı burada yineleyelim:

Yolcu'nun yol bilgileri ve yolla ilgili iletişim için ayrı bir liste açılmıştır. "Yol'cu"nun meraklıları oraya üye olabilir. Bunun için bana bir mesaj atmanız ve kendinizi tanıtmanız yeterlidir.

Dostlukla

YOL'CU